Tekinoktay’ın iddialarına göre 2014’teki yönetim Fulya’daki uyuşmazlık için Aşçıoğlu ile bir hakem heyeti kurdu. Kurulan heyette Beşiktaş’ı temsil eden İsmet Yılmaz isimli üye bile Beşiktaş aleyhine oy kullandı. Hakem heyetindeki en büyük skandal ise Aşçıoğlu’nun geçmişteki iş ortaklarından Nurol İnşaat ile ilgiliydi. Tekinoktay’ın açıkladığı Hakem Heyeti bilgilerine göre göre heyet başkanı Şakir Kaleli, heyet üyeleri İsmet Yılmaz (Beşiktaş temsilcisi), Kubilay Umul (Aşçıoğlu temsilcisi) ve heyet sekreterinin tamamının Aşçıoğlu’nun iş ortağı Nurol İnşaat ile direkt bağlantısı var.
Hürser Tekinoktay’ın düzenlediği basın toplantısından bölümler şöyle;
2005 yılında Fulya projesinin başladığı zamanda konunun bu kadar uzayacağını, bu kadar skandalların çıkacağını kimse bilmezdi. 15 yıllık sürecin yaklaşık 12 yılı mahkemelerde geçti. Çok uzun ve yorucu bir zamandı. Benim yerimde başkası da olsa öğrendiği bilgilerden sonra Beşiktaş’ı bir kenara bırakıp umursamadan çekip gidemezdi.
Fulya sadece Beşiktaş’ın değil Türk sporunun meselesi.
İlk etapta Mimarlar Odası Fulya’nın kamu yararına spor haricinde kullanılmaması için belediyeye dava açtı. Bürokrasi de bu şekilde başlamış oldu. Devletin her kademesini ilgilendiren bir olaydır.
Beşiktaş kulübü o dönemde projeye kendi girip tamamını kendi yapmış olsaydı stat maliyetinin yarı parasına Beşiktaş bu projeye girmiş olsaydı bugün yaklaşık 168 bin metrekare yer sahibi olacaktı. Bunun 100 bin metrekaresi satılabilir mülklerdi. Zorlu imara açıldığında metrekaresi 17 bin dolardı, buranın da 10 bin dolar olduğunu düşünürsek buranın değeri 1 milyar dolar olacaktı. Bugün Beşiktaş’ın borcu 300-400 milyon dolar. En büyük kaybı burada yaşadık.
Sayın Ahmet Nur Çebi 28 Temmuz’da devletin ajansında talihsiz açıklamalarda bulundu. Fulya davasından bahsetmemize “hainlik” ibaresi kullanarak vergilerimizle yayın yapan AA’da hakaretlere varan ifadeler kullandı. Fulya davasıyla ilgili de yanlış, eksik, yanıltıcı birçok bilgi verildi. Anadolu Ajansı’ndan biz aynı şartlarda cevap hakkımızı kullanmamızı istedik ama kabul etmediler.
“Rakibimiz” dedi. Hürser Tekinoktay sizin rakibiniz değil. Serdal Adalı da Fikret Orman da Ahmet Nur Çebi de benim rakibim değil. Biz aynı kulübün mensuplarıyız nereden rakip oluyoruz? Biz aynı kulübün başarısı için çalışıyoruz.
Bana hain demesi çok önemli değil. Fulya’daki haklarımızı arayan bir sürü insanın temsilcisi olarak cevap hakkımı kullanıyorum. Bizim camiamızda bu kelimeyi ben ilk kez duyuyorum. Fikret Orman ve Demirören’e de muhalefet yaptık. Ben bu süreçte sert eleştirilerde bulundum. Ama ne Orman’dan ne Demirören’den bir gün olsun böyle bir kelime duymadık.
Sayın başkan seçilerek geldi. Başarılı olması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Buranın 117 yıllık camia olduğunu unutmaması lazım. Geçtiğimiz divan toplantısında divan üyemize saldırı oldu. İlk kez oluyor bu. Sayın Çebi’nin kendi arabasında dolaştırdığı bir kişi olduğu ifade ediliyor. Hiçbir şekilde tekzip etmediler. Divan üyesine saldırıldı, devletin ajansında başka bir divan üyesine hain dendi. Bunlar ilk kez oluyor. Size her şekilde destek veriyoruz ancak tabi ki muhalefet olacak.
Fulya davasında mahkeme 2008 yılındaki ibraların iptaline dair açtığımız davayı kabul etti. Siz Fikret Orman döneminde ikinci başkanken buna defalarca itiraz ettiniz. Bunlar Beşiktaş’ın menfaatine olan işler, kimsenin şahsi işi değil.
Mahkeme kararı ekim ayındaki seçimden kısa bir süre önce taraflara tebliğ edildi. Neydi bu, Yıldırım Demirören’in ibrasının bozulmasıydı. Bu ne demek o döneme ait tüm zarar ziyanların tespit edilip o dönemdeki yöneticilerin suistimalleri varsa rücu edilmesi.
Aynı yakın dostlarınızın bulunduğu Trabzonspor’da olduğu gibi. Muharrem Usta ile Sadri başkana dava açtılar ve o zararları tıkır tıkır tahsil ettiler. Trabzonspor camiasının yaptığı şeyleri bizim de yapmamız lazım.
30 Kasım 2019’daki divan kurulunda kürsüye çıkıp başkana ve tüm yönetime başarılar diledim. Fulya başta olmak üzere her konuda yardımcı olacağımızı söyledik.
Biz bekliyoruz ki sayın başkan Fulya ile ilgili tespit davası açsın, 1 kuruş, 1 dolar bile olsa zarar tazmin edilsin. Aradan aylar geçti, yeni yönetim Fikret Orman dönemini Futbol A.Ş.’de ibra etmedi. Biz dedik ki şimdi herhalde mahkemeye gidecekler. Ocak geçti, şubat oldu hiçbir hareket yok, pandemi oldu, belki çalışma ritmi düşmüştür dedik. Haziran oldu adliyeler açıldı, temmuz oldu yine hiçbir şey yok. Küçük de olsa Fulya’yı hatırlatıyoruz. 1 metrekaresi bile çalınmışsa peşine düşeceğiz. Beşiktaş’ın 1 kuruşuna 1 milyar dolar gibi sahip çıkıyorsanız zaten Beşiktaş en büyük marka olur. Bunların hiçbiri olmadı. Ve mali problemler konuşulmaya başlandı. Ben Fikret başkan gibi “güçlü başkan” sloganlarını zikretmek istemiyorum, ağzımızdan böyle bir muhalefet de çıkmadı. Sadece dedik ki biz davayı kazandık. Fulya, Del Bosque, Ferrari ve daha bir sürü hukuki işlemlerin başlatılması gerekir, artık top sayın başkanda dedik.
Sayın başkanın rahatsız olduğu konu, neymiş bu kampanyanın yapılacağı zamana denk gelmiş. Biz dedik ki durum madem bu kadar vahim elektrik parası ödeyemiyoruz, bu kampanyanın başarılı olabilmesi için Beşiktaş’ın kurumsal gücünü en güçlü hale getirecek fotoğraf oluşturmamız gerek. Halkın bir kuruşuna bile sahip çıkacağımızı ispat etmemiz gerekir önce. Ondan sonra kampanyayı yapalım rekorlar kıralım.
Tişörtle çıktı sayın başkan almayın karaborsaya düşmüş dedi. 3 ay tişört çıkmadı.
Muhalefeti her zaman düzeyli yapmaya çalışıyorum. Ama muhalefetin olması lazım. Fikret Orman döneminde muhalefet yaptık borç 300 milyondan 3 milyara çıktı. Bir de yapmasaydık. Fulya’da 10 buçuk milyon dolar kazandık, ya muhalefet yapmasaydık? Muhalefet faydalıdır yeter ki insanlar şahsi çıkarları için yapmasın.
Bizim 2 şartımız vardı. Fulya’nın gereğini yapın ve kulübü halka açın. Bunları yapın seçime girmeyiz dedik. 100 bin kişiyi kongre üyesi yapıp içeri aldığınız zaman zaten bin liradan 100 milyon lira topluyorsunuz . Hülya Avşar’a da gerek yok Yılmaz Erdoğan’a da.
Bizim Fulya ile ilgili sayın başkandan duymak istediğimiz sadece bir çift laf vardı. “Merak etmeyin değerli Beşiktaşlılar gereken neyse yapılacaktır” sadece bir cümle duymak istiyorduk. Başkan bu cümleyi bizden esirgedi. Fulya’yı konuşanlara hain dedi. Ben yine de dilinin sürçtüğünü var sayıyorum.
Başkanın o gün yayında okuduğu şey mahkeme kararından bir yazı. Yargıtay kararı değil. Avukatımız Aker Çıtak da gündeme getirdi. Yargıtay kararında bir cümle öyle bir şey geçiyor mu dedi. Yargıtay kararında öyle bir şey yok. Mahkemenin gerekçeli kararında Beşiktaş Fulya’da zarara uğratılmamıştır diye yarım bir cümle var.
Şimdi küçük bir flashback yapacağım. Yıl 2016, CVK oteldeki divan toplantısı. Görüntü kayıtları var. O zaman 2. başkandı. Ben söz aldım dedim ki “sayın başkan Fulya’da 95 milyon dolar zarar var diye televizyonda çıktınız söylediniz. Peki niye itiraz ediyorsunuz” dedim. Sayın Çebi cevap olarak “Fulya’da zarar yok ibaresi var gördünüz mü” dedi. Ben de dedim ki gördüm, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin raporlarını da gördüm. İçişleri bakanlığı müfettişleri 87 sayfalık rapor yazmışlar, Fulya’da yüzde 67’ye 33 paylaşımın eşit yapılmadığını, Şan Ökten konusunu, belediyeye verilen yere yapılan sanat merkezini raporlaştırmışlar. onu da gördüm dedim. Başkan onun arkasından dedi ki “Biz Fulya’da zarar yoktur kelimesi var diye itiraz ettik” dedi. Ben sonra cevap vermedim. Divan Başkanı Yalçın Karadeniz’i aradım. Dedim ki “Yalçın bey divan toplantısında yaklaşık 2 bin 500 kişi vardı. İkinci başkanımızın söylediği doğru değildi. Ben size mahkeme dilekçesini göndereceğim. Fulya’da zarar yoktur ibaresine itiraz etmemişler. Del Bosque ve Ferrari’nin bizle alakası yok’ diye itiraz etmişler. Bunu divan üyelerine gönderin, eksik bilgi var”
Yalçın bey de “ben bunu nasıl göndereyim” dedi. Ben de dedim ki “Bu bizim edindiğimiz bilgi, biz bunu üyelerimize aktarmazsak görevi suistimal etmiş oluruz. Siz avukatsınız biliyorsunuz.”
Tamam diyerek benim verdiğim dilekçeyi tüm divan üyelerine gönderdi. Yalçın Karadeniz’in ceza almasında, daha sonra seçilmiş divan başkanlığından indirilmesine dayanan hikayelerin gerekçelerinden biri de budur. Yalçın Karadeniz sadece doğru dilekçeyi divan üyelerine gönderdiği için indirildi.
Mahkemede ilk olarak duruşmaya Yaşar Aşçıoğlu’nun avukatları Beşiktaş’ın avukatı olarak girmişti. O günlerde Radyospor’da “Beşiktaş kulübünü müteahhitin avukatları temsil ediyor, hiç mi sıkılmıyorsunuz” dedim. Sonraki duruşmalarda avukatlık bürosu değiştirildi.
Ben mahkeme başkanından yerinde tespit istedim. Bunlar hep mahkeme kayıtlarında var. Daha sonra görevlendirilen avukat Hacıbekiroğlu “Efendim bu inşaat davası değil ki genel kurulun iptali davası, bunu reddediyoruz” dedi. Kulüp devletin yaptıracağı yerinde tespiti reddetti. “Bu genel kurul davasıdır, Fulya inşaatı davası değildir” dediler. Mahkemede hükümsüz bir cümle geçti, Yargıtay’da yok bu. Bunun hakim tarafından nasıl oraya konulduğunu, hangi gerekçeyle konulduğunu bilmiyorum. O dava dosyasında içişleri bakanlığının 87 sayfalık raporunda projede Beşiktaş’ın zarara uğratıldığı açıkça yazıyordu. 2014’te mahkemenin bilirkişileri de hazırladıkları raporda inşaatta fazlalıkların olduğunu, 28 dairenin fazla olduğunu, bu dairelerin Beşiktaş’ın hakkı olup olmadığını yazmış. Yani mahkeme dosyasında Beşiktaş’ın zararı tespit edilmişken hakimin neye dayanarak o cümleyi yazdığını bilemiyorum. Onu da araştıracağız. HSK’yı da dosyayı incelemeye davet ediyorum bir vatandaş olarak.
Sağdaki uzun iki kule yüzde 33, soldaki kısalar yüzde 67. Bu nasıl kabul edilebilir. Bu fotoğraf her şeyi göstermektedir. Burada neler döndüğünü bilmiyoruz.
Sayın başkan yine Anadolu Ajansında “Fulya’da zarar yoktur, bizim için Fulya konusu kapanmıştır” diyor. Peki sayın başkan siz 2014 yılında “95 milyon dolar zarar var” dediğiniz durumla şimdiki durum arasında ne değişti? 95 milyon dolar zarar var diyerek tespit yaptırdık da yüzde 67’yi müteahhitten aldık mı? Aldıysak bu paralar nerede? Fikret Orman döneminde bir anlaşma yapıldıysa paralar kasaya girdiyse mesele yok. Girmediyse 95 milyon dolar para nerede sayın başkan?
Sayın Başkan “Del Bosque ve Ferrari zararlarından bahsedilse anlarım” dedi aynı yayında. Peki o zaman siz dernek başkanı olarak Futbol A.Ş. başkanı sayın Erdal Torunoğulları’na bunu söylediniz mi? Mahkemece kusurlu bulunan Del Bosque ve Ferrari tazminatlarının tahsilini sağladınız mı? Del Bosque 8, Ferrari 7 milyon. 15 milyon euro! Ne yaparsak yapalım vatandaşlardan topladığımız sms’lerle bu parayı toplayamayız. Sizden şunu istiyoruz. Del Bosque ve Ferrari tazminatlarından doğan zararı önceki yönetimlere rücu edilmesini sağlayınız.
1 ay kadar önce laf arasında müteahhitten para alındığını duydum. Ama belgesi yok. Bunun üzerine o dönemde hukuki işlerden sorumlu olduğunu sandığım sayın Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nu aradım. Neticede görevden ayrıldılar ama bize bilgi vermek zorundalar. Fulya davasında para alındığı söyleniyor, siz müteahhitle bir anlaşma, uzlaşma mı kurdunuz dedim. “Hocam bildiğim kadarıyla, ben o zaman yönetici değildim. Yanılmıyorsam tahkim gibi bir şey kurulmuş. Siz gidiyorsunuz bir tane hakem buluyorsunuz, müteahhit de bir hakem buluyor, sonra hakem heyetine üçüncü bir kişi bulunup başkan seçiliyor. Bunlar üç kişi bilirkişi atıyorlar. Ondan sonra karar veriyorlar. Bizim bulduğumuz hakem üyesi bizim aleyhimize karar verdi hocam.” dedi. Olacak iş değil.
Ondan sonra araştırma yapmaya başladım. Kamuya açık olması, genel kurul üyeleriyle paylaşılması gereken bu belgelerin, ilk 30 sayfası olmayan, son bölümü olan dosyasına eriştim. Ve gördüm ki genel kurulun haberi olmadan, biz yıllarca Fulya davasının peşinde koşarken bir tahkim masası kurulmuş. Eskiden bu tahkim devletin yaptığı bir şeymiş. Şimdi ticari uyuşmazlıklarda iki taraf özel, birer hakem buluyor, sonra başkan seçiyor. Bu TFF’deki gibi değil, bir kuruma bağlı değil. Siz bir uzlaşma masası kuruyorsunuz.
İlk gördüğüm şu oldu. Tahkim Heyeti başkanı Şakir Kaleli. Hukukçu, öğretim görevlisi, eski yargıtay üyesi, ciddi bir bürokrat. İkinci heyet üyesi Kubilay Umul, diğer heyet üyesi İsmet Yılmaz, heyet sekreteki, avukatlık bürosu sahibi Sencer Seren. 2 üye bir başkan var. 2 üye aleyhte oy kullanıyor. Bizimki denilen temsilci ve müteahhitinki aleyhte oy kullanıyor. Yalnız heyet başkanı şerh koyuyor. Diyor ki burada emsal artışları olmuştur, ama tüm iskan edilen yerlerden müteahhit almıştır, iskanı olmayan yerler yani alınıp satılamayan yerler Beşiktaş’a verilmiştir, kulüp burada zarar görmüştür, iskan edilemeyen yerlerin yüzde 67 içinde sayılması doğru değildir diye karşı oy yazısı yazıyor. Ama bizim heyetin içine koyduğumuz hakem bizim aleyhimize oy kullanıyor.
Sonra biraz daha araştırdım. Eğer ki isim benzerliği varsa çıkıp tekzip ederler. Bahsettiğim iki üyeden biri Nurol Gayrimenkul yönetim kurulu üyesi, diğeri Nurol gayrimenkul proje sorumlusu. Nurol Gayrimenkul kim biliyor musunuz arkadaşlar? Aşçıoğlu’nun 2010 yılında Ali Sami Yen projesine ortak grup olarak girdiği partneri. Bir de aynı dönemde heyet başkanı Şakir Kaleli, 2014’te Nurol inşaat dergisinde genel yayın yönetmenliği yapmış. Üçünün de Nurol inşaat ile direkt bağı var. Yani Aşçıoğlu’nun ortak ihaleye girdiği grupla. Heyet sekreterine bakıyorum. Avukatlık bürosu sahibi. Nurol inşaat adına davalara girmiş. Bilirkişilere bakıyorum. Ali Osman bey 19 kez Nurol projelerinde bilirkişilik yapmış. Sekreter, iki üye ve başkanın Nurol İnşaatla direkt ilgisi var. Yani Aşçıoğlu’nun partneri olan firma.
Bu tahkimde bizi temsil eden kişi kim tarafından bulundu? Sayın Fikret Orman’ın buna cevap vermesi lazım. Ahmet Nur Çebi’nin bunun hesabını sorması lazım. Bizim temsilcimizin nasıl bizim aleyhimize oy kullandığının hesabını Ahmet Nur Çebi’nin Fikret Orman’dan sorması lazım.
Milyonlarca Beşiktaşlı Fulya’nın hesabının sorulmasını bekliyor. Sayın başkan Fulya davası yeni başlıyor. Bitmedi, kapanmadı.
Tekinoktay’ın konuyla ilgili açıklamaları;
Bizim asıl işimizin futbol takımının başarısı olması lazım. Geldiğiniz süreden beri yaklaşık 7 ay elektrik şikayeti, eski yönetimi şikayet gibi şeylerle vakit geçirdik. Yaklaşık bir buçuk 2 ay kampanya hazırlığına girdik. Bu kampanya 7 dakika forma giymeyen Aras’a ödenen 8-10 milyon euro paranın bile ancak karşılığını toplayabiliriz. Asıl iş bu değildi. Asıl işimiz futbol olması gerekirken devre arası 40 bin dolara Sergen Yalçın’ın istediği bir oyuncuyu biz almadık Trabzonspor’a bıraktık. Daha sonra bütün bir sezon boyunca neredeyse Trabzonspor’un şampiyon olmasını, Trabzonspor’un başarılarını bir sempati içinde kamuoyuna sunuldu. Halbuki Trabzonspor bizim rakibimizdi ve şampiyonlar ligine gidememe ihtimali yüzde 99’du. Aldığı ceza vardı, CAS’a giden hiçbir şey geri dönmüyor. Şampiyonluk hedefimizi hep diri tuttuk. Hocamıza o hedefi verdik. O enerjiyi dışarıdaki kişiler olarak takıma hissettirmeye çalıştık. Trabzonspor’un cezasını düşünmeden biz kumpanya hadisesine dönüşebilecek kampanyayla uğraştık. Transferlerle, takımı yeni sezona hazırlamaktansa bir iki ayı böyle geçirdik.
Sizin ifadeniz, bazı futbolcularla görüşme bile yapmadık. Dediniz ki sezon bitsin öyle bakalım. Sözleşmesi bitmiş, sezon bitince zaten serbest kalıyorlar. Sezon bitmeden uzatın bunları. Gökhan, Caner gibi ilk 11 futbolcularımız. Aslında bir şansımız vardı, pandemi girdi araya. Bir nefes alma süreciydi bu. O zamanda siz şampiyonlar ligine gidecek takımı kurmaya başlamanız lazımdı. Şampiyonlar ligi maçından 10 gün önce takımın en önemli oyuncularından Atiba’nın idmana çıkamadığı günleri yaşıyoruz. Bu durum Atiba’ya da vefasızlıktır diğer futbolculara da.
7 Ağustos günü takımın teknik direktörü kampanya için televizyona çıkarken PAOK o gün hazırlık maçı yapıyordu. PAOK’un çoktan sezonu açtığı gün biz para toplamayla uğraşıyorduk. Bizim parayı alacağımız yer şampiyonlar ligi ve sportif başarı.
Beşiktaş PAOK’tan daha büyük ve daha iyi bir takım. PAOK’un başkanı Savvidis eski bir Rus vatandaşı, politikacı. 2010 yılında Yunanistan’ın girdiği ekonomik krizde Putin’in grubundan gelerek PAOK’u satın aldı. Rus sermayesiyle satın aldığı kulübü kötü yönetmiyor iyi yönetiyor. Ancak kendisinin politikacı varlığından ötürü tüm politikayı her zaman kendi iç yarışmalarında gördük, PAOK Olympiakos maçında. Olayları gererek oradan farklı bir motivasyon, doping üreten bir politikaya giriyor.
Sayın başkana tavsiyem, PAOK başkanını uyarsın. Önceki gün vermiş olduğu demeç olayı siyasi boyuta taşıyacak demeç hiç hoş değil. Türk ve Yunan halkları dosttur, bu bir futbol maçıdır. Doğu Akdeniz’deki gerginliği ve kendisinin politikacı, tahrik eden konuşmalarını Beşiktaş PAOK maçına taşımak istiyor. Buna alet olmayalım, bunun bir spor müsabakası olduğunu Savvidis’e iletelim. Türk ve Yunan halkının her zaman dost kalacağını başkana bildirin.
Bizim takımımız tüm olumsuz şartlara rağmen. Onlar sezonu açtı, hazırlık maçı yaptı, biz bakın daha hazırlık maçı oynamadık. 10 gün sonra maç var. Tüm bunlara rağmen Beşiktaş, PAOK’u orada gidip yenecek güce sahiptir. Yeter ki birlikle bütünleşelim.
Bakın ben şahsi olarak hain damgasına istinaden burada yaklaşık 15 tane soru sorabilirdim. Yönetim kuruluna, sicil kuruluna, disiplin kuruluna, denetleme kuruluna… Ama bunlara cevap verilmesi ve verilecek verilmeyecek cevaplar hepimizi üzerdi. Ben konuyu şahsi tarafa taşımıyorum, sadece Fulya üzerinde tutuyorum. Bizim işimizin Beşiktaş’ın başarısı olması lazım. Şu ana kadar odaklanmadığımız PAOK maçına odaklanalım, takımımız hala hazırlık maçı yapmadı. Çok kötü bir hazırlık dönemi yaşadık. Beşiktaş’ın şampiyonlar ligine katıldığında başarılı olacak ritmi yakalayalalım. Bakın sürekli tenkit ettiğimiz Fikret Orman iki şampiyonlar liginden 85 milyon euro gelir elde etti. 30 milyon euroya yakın da Cenk’in satışından para kazandı. Bunları SMS’lerle toplayamayız sayın başkan.
PAOK ile ilgili futbol adamı olarak şunu söyleyeyim. Çok yabana atılacak bir takım değil. Geçen yıl Ajax’a iki maçta 4 gol attılar, Olympiakos’u yenerek gönderdiler bu yıl. Çok uzun zamandır birlikte olan oyuncuları var. Kiralıktan dönen tehlikeli oyuncuları var. Ama Beşiktaş camiasından büyük bir camia değil. Ciddi bir şekilde hazırlanalım. Ciddiyeti elden bırakırsak bizim için hüsran olur.
PAYLAŞ: "Değişimi Destekle"